Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Maden Mühendisleri Odası, Erzincan’ın İliç ilçesinde Anagold Madencilik tarafından işletilen Çöpler Altın Madeni’nde meydana gelen toprak kaymasının olduğu alanda ticari sır ve benzeri gerekçelerle inceleme yapmalarına izin verilmediğini belirterek, “Daha fazla kar hırsı ile maliyetten kaçmak için madencilik kültüründen, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinden ödün veren, insan hayatını, çevre sağlığını, toplumsal yararı hiçe sayan madencilik uygulamalarına ve diğer ekonomik faaliyetlere izin verilmemelidir. İliç Çöpler altın madeni kapatılmalı, işletme ruhsatları iptal edilmelidir. Sömürge madenciliğine son verilmelidir” açıklamasını yaptı.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası, Erzincan’ın İliç ilçesinde Anagold Madencilik tarafından işletilen Çöpler Altın Madeni’nde meydana gelen toprak kaymasına ilişkin bugün yazılı açıklama yaptı. İliç Çöpler altın madeninin kapatılması ve işletme ruhsatları iptal edilmesi çağrısında bulunan Maden Mühendisleri Odası’nın açıklaması şöyle:
“Erzincan ili, İliç ilçesi sınırları dahilinde, Lidya madencilik ile Kanada asıllı SSR Mining firmalarının ortaklığında faaliyette bulunan Anagold Madencilik firması tarafından altın üretimi yapılan Çöpler Altın Maden İşletmesinde 13 Şubat 2024 tarihinde 14: 30 sularında, liç prosesi için oluşturulan yığının bir bölümünde kayma meydana gelmiş, bir faciaya dönüşen olayda resmi açıklamalara göre dokuz işçi kayan siyanür içerikli yığının altında kalmıştır. Bu vahim olay nedeniyle halkımıza ve madencilik camiasına geçmiş olsun diyoruz. Faciada sorumluluğu bulunanların hak ettikleri cezaları almalarını ve bu tür faciaların bir daha yaşanmamasını diliyoruz. Altın elde etmek için siyanür içerikli çözelti prosesi uygulanan yığın liç hacminin yaklaşık 10 milyon m3’lük bir kısmının 800 metre kadar kaydığı resmi makamlarca ifade edilmiştir. Facianın üzerinden 7 günlük bir süre geçmiş olmasına rağmen halen akıntı altında kalan işçilerin maalesef yerleri tespit edilememiş ve kendilerine ulaşılamamıştır.
“İLİÇ’TE DE ŞEFFAFLIK İLKESİNE AYKIRI BİR ŞEKİLDE SAHADA YÜRÜTÜLEN MADENCİLİK FAALİYETLERİNE İLİŞKİN BİLGİ VE BELGELERE ULAŞILAMAMIŞTIR”
Haber alınır alınmaz Odamızca oluşturulan heyet bölgeye ulaşmak için harekete geçmiş olup, 14 Şubat Çarşamba günü sabahı işletmeye ulaşmıştır. Erzincan Valisi tarafından verilen genel bilgilendirme brifingine katılım sağlanmış olup teknik konularla ilgili yetkili personel tarafından bir bilgilendirme sunumu yapılması talebimiz uygun bulunmamış, olay yerine girişimize ve inceleme yapmamıza izin verilmemiştir. Daha önce birçok olayda olduğu gibi İliç’te de şeffaflık ilkesine aykırı bir şekilde sahada yürütülen madencilik faaliyetlerine ilişkin bilgi ve belgelere ulaşılamamıştır. Yaptığımız incelemeler ve elde ettiğimiz bilgilere göre; İliç ilçesinde işletilen altın madeninde 2010 yılında fiili altın üretim faaliyetlerine başlanmış olup, o tarihten bu yana üretim faaliyetleri sürdürülmektedir. Çöpler altın madeni Sicil: 847, Sicil: 49729 ve Sicil: 20067313 işletme ruhsat numaralı sahaların içerisinde olup, üretim faaliyetleri Sicil: 847 sayılı ruhsat sahasında gerçekleştirilmekte, diğer ruhsat alanlarında ise tesisler ve şantiye alanları bulunmaktadır. Sahada, kazı yöntemleri ile üretilen altın cevherini de içeren kayaç kırma-eleme işlemleri ile boyutlandırılarak yığın haline getirilmekte ve içerisindeki altın cevherini elde etmek amacıyla, siyanür kullanılarak yığın liçi işlemi ile altın kazanımı gerçekleştirilmektedir.
“FACİANIN MEYDANA GELDİĞİ TARİHTEN ÖNCE KAYMANIN YAŞANDIĞI ALANDA YARIK VE ÇATLAKLARIN OLUŞTUĞU RESMİ AĞIZLARCA DA DOĞRULANMIŞ OLMASINA RAĞMEN 9 İŞÇİNİN HAYATININ RİSKE EDİLDİĞİ ANLAŞILMAKTADIR”
Üretime başlandıktan bugüne kadar sahada tek bir yığın liç alanı kullanılmakta olup, 2014 ve 2021 yıllarında hazırlanan ÇED Kapasite Artışı Projeleri ile yığın liç tesisi için de kapasite artışı talebinde bulunulmuş ve her iki talep de Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca uygun bulunarak onaylanmıştır. Projenin başlangıcında planlanan yığın liç alanı kapasitesi 34 milyon ton olup, 2014 yılındaki kapasite artışı ile 73 milyon tona, 2021 yılındaki kapasite artışı ile 85,3 milyon tona yükseltilmiştir. Söz konusu kapasite artışları sonucunda yığın liç alanı her biri 8 metre yükseklikte yaklaşık 34 basamaktan oluşan toplam yüksekliği ise 250 metreyi aşan devasa bir yüksekliğe ulaşmış durumdadır. Meydana gelen facia bu devasa büyüklüğe ulaşmış olan yığın liç alanının sadece bir bölümünün doğu-batı yönünde çift taraflı kayarak akması sonucunda oluşmuştur. Kalan yığının da kayma riski bulunmakta olup arama-kurtarma çalışmalarını da riskli hale getirmektedir. Facianın meydana geldiği tarihten önce kaymanın yaşandığı alanda yarık ve çatlakların oluştuğu, iş güvenliği uzmanı ve çalışanlar tarafından işverene bu konuda bilgi verildiği resmi ağızlarca da doğrulanmış olmasına rağmen sahanın tamamen tahliye edilmediği, liç yığını akıntısı altında kalan 9 işçinin hayatının riske edildiği anlaşılmaktadır.
“GEREKLİ ÖNLEMLERİN ALINMADIĞI SONUCU ORTAYA ÇIKMAKTADIR”
Yığın liçi uygulamalarında en önemli hususlardan biri yığının stabilitesinin ve duraylılığının sağlanmasıdır. Stabiliteyi etkileyen en önemli faktörler ise yer seçimi, yığın liç alanı tasarımı, mevsimsel koşullar ve sıvılaşmanın önlenmesidir. Çöpler altın madeninde yaşanan faciada, her iki kapasite artışı ile yığının yüksekliğinin devasa boyutlara ulaştığı, stabilitenin ve duraylılığın sağlanmasının oldukça zorlaştığı çok açıktır. Ayrıca, facianın gerçekleştiği bölümde oluşan yarık ve çatlaklardan, kayan liç yığının suya doymuş bir çamur yığını şeklinde akmasından anlaşılacağı gibi yoğun sıvılaşmanın gerçekleştiği, aşırı kar hırsı nedeniyle üretimi artırmak amacıyla liç yığınına siyanürlü çözelti uygulanmasına devam edildiği, yer yer basamak yüksekliklerinin 8 m’yi aştığı, projeye uyulmadığı, sahada yer hareketlerini izleyen radarın akmanın gerçekleştiği Sabırlı deresi bölümünü izlemediği, özetle gerekli önlemlerin alınmadığı sonucu ortaya çıkmaktadır.
“SİYANÜRLÜ ÇÖZELTİ İÇERİĞİNİN, SABIRLI DERESİNE ORADAN DA FIRAT NEHRİNE ULAŞMASI RİSKİ BULUNMAKTADIR”
Çöpler altın madeni sahasında bulunan yığın liç tesisi ‘Maden Atıkları Yönetmeliği’ kapsamında bulunan bir tesistir. Söz konusu yönetmelik Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanmış olup, 15/07/2015 tarih ve 29417 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu çerçevede; yığın liç tesisinin izin süreçleri, denetlenmesi ve izlenmesi ile ilgili yetki ve sorumluluk Çevre ve Şehircilik Bakanlığındadır. Ayrıca, altın madeni için hazırlanan bütün ÇED Kapasite Artışı talepleri ile birlikte yığın liç tesisi için kapasite artışı talepleri de Çevre ve Şehircilik Bakanlığının onayına sunulmakta ve bahse konu Bakanlık tarafından onaylanmaktadır. Bir başka deyişle Çöpler altın madeni sahasındaki yığın liç tesisi kapasite artış taleplerini onaylayarak uygulanmasına izin veren Çevre ve Şehircilik Bakanlığı aynı zamanda söz konusu tesisin denetlenmesi, izlenmesi ve kontrolünden de sorumlu kurumdur. Yığın liç alanının tabanı kil tabakaları ve jeomembran serilerek geçirimsiz hale getirilmek zorundadır. Ancak, yığın liç alanından kayarak akan yaklaşık 10 milyon m3’lük siyanür içerikli yığın geçirimli doğal ortamla temas halindedir. Söz konusu siyanürlü çözelti içeriğinin, gerek temas halinde bulunduğu doğal ortamın geçirimli yapısından kaynaklı olarak toprağa karışması gerekse de yağmur ve kar suyu ile taşınarak yeraltı sularına ulaşması, yeraltı suları ile birlikte de Sabırlı deresine oradan da Fırat nehrine ulaşması riski bulunmaktadır.
“ARAMA-KURTARMA FAALİYETLERİNİN MADENCİLİK FAALİYETLERİ KONUSUNDA HERHANGİ BİR MESLEKİ TECRÜBESİ VE UZMANLIĞI BULUNMAYAN KİŞİLERCE YÜRÜTÜLMEYE ÇALIŞMASI ARAMA-KURTARMA ÇALIŞMALARININ SAĞLIKLI BİR ŞEKİLDE YÜRÜTÜLMESİNİ ENGELLEMEKTEDİR”
Yığın liç alanı üretim yapılan ocağa yakın mesafede olup, ocakta üretim dinamit ile patlatma yapılarak sürdürülmektedir. Patlatmalardan kaynaklı vibrasyon etkisinin yığın liç alanında oluşan kaymaya doğrudan etkisi olmasa da tetikleyici etkisinin olabileceği göz ardı edilmemelidir. Çöpler altın madeninde sürdürülen madencilik faaliyetlerinin yoğunlukla taşeron firmalar aracılığıyla yürütüldüğü, sahada farklı işleri yürüten 7 ayrı taşeron firmanın faaliyette bulunduğu da gelen bilgiler arasındadır. Faciadan sonra sahada yürütülen arama-kurtarma çalışmalarında ön plana çıkan yine AFAD ekipleridir. İkinci bir kayma riskinin bulunması arama-kurtarma faaliyetlerinin madencilik faaliyetleri konusunda herhangi bir mesleki tecrübesi ve uzmanlığı bulunmayan kişilerce yürütülmeye çalışması arama-kurtarma çalışmalarının sağlıklı bir şekilde yürütülmesini engellemektedir.
“ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI FACİANIN ASLİ SORUMLULARIDIR”
Bütün bu tespitler ve veriler ışığında; facianın gerçekleşmesinin ana nedeni, iki kez kapasite artışı yapılarak liç yığını üzerindeki yükün arttırılması, yüksekliğinin yaklaşık 250 metre üzerine çıkarılması sonucunda stabilite ve duraylılığının sağlanmasının oldukça zorlaştığı, sıvılaşmayla birlikte oluşan yarık ve çatlaklara rağmen gerekli tedbirlerin alınmaması ve acil eylem planının devreye sokulmamasıdır. İkinci ve üçüncü yığın liç alanı oluşturmak yerine maliyetten kaçmak ve daha fazla kar hırsı ile mevcut yığın liç alanını kullanarak iki kez kapasite artışını yapan, oluşan deformasyon üzerine işçilerin ve iş güvenliği uzmanının uyarılarına rağmen faaliyetlere devam eden işletmeci firma ile söz konusu kapasite artışı taleplerini onaylayarak uygulanmasına izin veren, denetleme sorumluluğu bulunmasına rağmen bu görevlerini yerine getirmeyen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı facianın asli sorumlularıdır.
“BİR TAKIM ÇIKAR GRUPLARININ BU OLAYI TOPLUMA HEYELAN/TOPRAK KAYMASI OLARAK AKSETTİRMEYE ÇALIŞMASININ AMACI KAMUOYUNU YANILTMAKTAN BAŞKA BİR ANLAMA GELMEMEKTEDİR”
Yığın liç alanından kayarak geçirimli doğal ortam üzerine akan yaklaşık 10 milyon m3’lük siyanür ve ağır metal içeren yığının çevre ve insan sağlığına olası etkilerinin izlenmesi için bölgenin yeraltı suyu haritası çıkarılmalı, etki alanından, kontrol kuyularından, Sabırlı deresi ve Fırat nehrinden periyodik olarak numuneler alınarak ölçümlerin yapılması, sonuçların şeffaf olarak kamuoyu ile paylaşılması gerekmektedir. Diğer alanlarda olduğu gibi madencilik faaliyetlerinde de işlerin bölünerek taşeron firmalar aracılığıyla yapılması, iş bütünlüğünü bozmakta, koordinasyonu engellemekte, telafisi imkansız sorunlara neden olmaktadır. Maden işletmelerinde taşeronlaştırmaya izin verilmemelidir. Madencilik faaliyetlerinin yürütüldüğü işletmelerde gerçekleşen bu tür olaylarda arama-kurtarma faaliyetleri herhangi bir mesleki tecrübesi ve uzmanlığı bulunmayan AFAD personeli yerine, maden mühendisleri gözetiminde uzman madenci ekipleri tarafından yürütülmek zorundadır. Stratejik madenlerin tanımlaması yapılmalı, altın stratejik madenler kapsamına alınarak kamu eliyle işletilmelidir. Yıllarca ülke kamuoyuna altın madenciliğini çevreyle tamamıyla barışıkmış algısını yaratmaya çalışan çevrelerin manipülasyonları, yaşanan bu faciayla açığa çıkmıştır. Benzer şirketlerin ekonomik ve sosyal olarak gelişmiş ülkelerde yürüttükleri madencilik faaliyetini, ülkemizde aynı hassasiyetle yürütmedikleri; bu ülkeyi bizim kadar önemsemedikleri açıktır. Onların sadece ve her zaman olduğu gibi yalnızca ‘yaratılan artı değeri’ düşündükleri ortadadır. ÇED izin süreçlerinde tanınan kolaylıklar, verilen teşviklerle alınmayan vergiler kamu erkinin burada yaratılan pespaye duruma yaklaşımını gözler önüne sermektedir. Faciadan hemen sonra bir takım çıkar gruplarının bu olayı topluma heyelan/toprak kayması olarak aksettirmeye çalışmasının amacı kamuoyunu yanıltmaktan başka bir anlama gelmemektedir.
“ÇÖPLER ALTIN MADENİ KAPATILMALI, İŞLETME RUHSATLARI İPTAL EDİLMELİDİR. SÖMÜRGE MADENCİLİĞİNE SON VERİLMELİDİR”
Bir kez daha uyarıyoruz; madencilik alanında uzman bir kuruluş olan TMMOB Maden Mühendisleri Odasının, ticari sır ve benzeri gerekçelerle olay mahallinde inceleme yapmasının engellenmesi, bazı gerçeklerin kamuoyundan saklanması olasılığını düşündürmektedir. Kamuoyunu yakından ilgilendiren her durumda Odamızın teknik inceleme hak ve sorumluluğu tanınmalı, böylece kamuoyunun doğru bilgilendirilmesinin yolu açılmalıdır. Daha fazla kar hırsı ile maliyetten kaçmak için madencilik kültüründen, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinden ödün veren, insan hayatını, çevre sağlığını, toplumsal yararı hiçe sayan madencilik uygulamalarına ve diğer ekonomik faaliyetlere izin verilmemelidir. İliç Çöpler altın madeni kapatılmalı, işletme ruhsatları iptal edilmelidir. Sömürge madenciliğine son verilmelidir.”
GÜNDEM
07 Kasım 2024SPOR
07 Kasım 2024GÜNDEM
07 Kasım 2024SPOR
07 Kasım 2024SPOR
07 Kasım 2024GÜNDEM
07 Kasım 2024GÜNDEM
07 Kasım 2024